Chicago

Şikago'da birşey yok ama yine de büyük şehir görelim dedik..iyiki de demişiz..

Uçakla yaklaşırken down town muazzam gökdelenleri ile size göz kırpıyor :) havaalanından şehre tren ile ulaşıyorsunuz..biz tek günlük sınırsız pass aldık...ulaşım yine düzenli ve rahat..bizim trenden sonra otobüse binmemiz gerekiyordu, duraktan yukarı çıkınca yönümüzü bulmak, durağı bulmak falan kafamızı karıştırdı ama kısa sürede bulduk..durakta bekleyen kıza gideceğimiz yönü sorduk, doğru yöndesiniz dedi ve rahatladık...gelen otobüse de gönül rahatlığı ile bindik..internetimizde problem olması yerimizi online takip edememize neden olsa da, daha önceden yaptığım araştırmalarla yanlış yöne gittiğimizi araç farklı yollara sapınca anladım... :) ilk durakta inip, ters yöne bindik ve otele ulaştık..öğleden sonraya ulaşmıştık, valizimizi otele koyup doğru merkeze..

Millenium park ta fasulye, parkın kendisi, Millenium Avenue derken
acıktık Giordano's da deep dish pizzamızı yedik..keyfettiğimiz en iyi tatlardan biriydi, kesinlikle denemelisiniz :)..




Buradaki gökdelenler çok yüksek, gerçekten ucunu görmek imkansız bir çoğu için.. Trump Tower ın önündeki nehirde tekne turları düzenliyorlar, binalarla ilgili bilgi vermek için, bizim ilgimizi çekmedi..yürüyerek keşfettik..kuzeye çıktık otobüsle..pass in faydaları, yürümek neredeyse sıfıra indi artık :) kuzey muhteşem...ünlü markaların olduğu, güzel alışveriş merkezlerinin olduğu bölgeye gelince indik ve biraz gezindik..binalar çok güzel mimariye sahip..şehirde sanat olduğu kendini hemen belli ediyor.. tablo gibi.. yürüdük yürüdük...kuzeydeki beach de dinlendik...gökdelenlerin arasında hava buz gibi...gölün kenarına geldiğinizdeyse yaz.. parkta gezerken bahar...4 mevsimi birarada yaşamak mümkün bu şehirde..

Akşam için Willis Tower çıkalım dedik ve iyiki de demişiz..sanıyorum hayatımda gördüğüm en etkileyici mazaraydı..gece olması ayrı güzel..insan şehre resmen aşık oluyor...410 m yukardayız...altımız cam olan alana geçip resim çektiriyoruz ama bakamıyorum aşağıya.. Saphire burayı kopyalamış gibi :) ama yükseklik oldukça farklı... Türk öğrencilerle karşılaşıyoruz burada.. zor da olsa bu manzaradan ayrılıp doğru otele...

Akşam araştırıyoruz, valizi merkezde koyacak emanet dolabı var mı...otobüs terimalinde varmış, harika... sabah kalkar kalkmaz, doğru buraya..valizi bırakıp, otobüse atlıyor, kuzeye çıkıyoruz.. kahvaltı için dün gittiğimiz alışveriş merkezindeki oak tree ye..burayı okuduğum bloglardan tavsiye üzerine bulmuştum, ama çok bir özelliği yokmuş..yeri kuzeyde olması sebebiyle oldukça güzel.. kahvaltıdan sonra yürüye yürüye iniyoruz Millenium Avenue ya...parkta yine biraz vakit geçiriyor, çeşmede güneşlenip, birşeyler yemek için sokaklara dalıyoruz..ismini hatırlamadığım bir mekanda salata yeyip, valizimizi almak üzere terminale doğru yola koyuluyoruz...

Şikago küçük ve kolay öğrenilebilir bir şehir..düzeni ve mimarisi ile hayran bıraktı bizi kendine..ilk defa uzun uzun beton yığınları bu kadar etkileyici geldi bana.. bence gördüğümüz en iyi şehirdi...siz de görmeden dönmeyin...

Burmington ı burada keşfettim ama alışveriş için valiz kısıtığımızdan dolayı alışverişe başlayamadım :)...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder